Zeytinburnu Kültür Sanat’ta, 100 Yüze İmza ve Söyleşi programının nisan ayı söyleşisi gerçekleşti. Aykut Ertuğrul’un sunumuyla, 16 Nisan Çarşamba akşamı saat 19.30’da başlayan söyleşinin konuğu müellif Yunus Emre Özsaray oldu. “Distopik Cinnetten Kaçış” adlı yeni öykü kitabından yola çıkılarak Yunus Emre Özsaray’ın edebiyat anlayışı ele alındı.
100 Yüze İmza ve Söyleşi programının bu ayki söyleşisi 16 Nisan Çarşamba akşamı Zeytinburnu Kültür Sanat’ta gerçekleşti. Aykut Ertuğrul’un moderatörlüğünü yaptığı söyleşide hikayeleriyle ve kuram yazılarıyla tanınan Özsaray’ın “Distopik Cinnetten Kaçış” adlı yeni öykü kitabı merkeze alındı. Kitap, program öncesinde dinleyicilere ikram edildi.
“Öykü dediğimde de öykü dediğimde de birebir şeyi kastediyorum.”
Yunus Emre Özsaray, öykü-hikâye ayrımına dair fikirlerine açıklık getirdi:
“Ben hikaye ve öykü kavramlarını birbirinin yerine kullanıyorum. Direkt doğruya öyküyü tercih etmiyorum. Hikaye derken de kıssa derken de birebir şeyi kastediyorum. Burada pratik bir ayrım yapıldı. Çağdaş kıssa ile klasik kıssayı ayırmak için hikaye kavramı kullanıldı. Bu da artık kabullenildi. Bu halde oturdu. Artık hikaye ile kıssa farklı sözler olarak kullanılıyor. Ben de bu ayrımı kabul ediyorum.”
“Kadın sorunu, gündemde.”
Yunus Emre Özsaray, 2020 sonrası hikayede kimi tematik eğilimler olduğunu söyledi:
“Dönemin fotoğrafını çekmeye çalışan arkadaşlara sorduğumda bayan ve aile bağlantılarının gündemde olduğunu gördüm. 2020 sonrası Türk hikayesinde bu türlü bir eğilim var. Bayanın toplum içerisinde kendini pozisyonlandırma biçimleri, varoluşuyla bağlı süreçler hikayeye ağır biçimde girdi.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
YORUM